Dünyadaki sanayi devrimi üretim yöntemlerini ve buna bağlı sosyolojiyi değiştirmiş, 1950’li yıllarda Kastamonu ili de bunu en derinden hissetmeye başlamıştır.
Kap-kacak yapımında bakırcılar yıllarını vererek çırak-kalfa-usta aşamasından sonra kendi işlerini kurabilmekteydi. Mekanik üretim mutfak eşyalarına da girmiş, bakır ustalığı can çekişiyordu. El sanatı olarak çekiçle döverek yapılan(dövme bakır) işlevsel ve beğeni bakır ürünleri, sıvama makinalarından çekilme yöntemiyle(çekme bakır) ustalık gerektirmeden seri olarak üretilmeye başlamıştı. Kastamonu Bakırcılar Çarşısına ilk bakır sıvama makinesini getiren bir bakır ustası çaresizlikten bindiği dalı kesiyordu.
MATBA MAKİNESİNE HATTATLARIN ŞİDDETLE KARŞI KOYMASI VE ŞEYTAN İŞİ DEMESİ GİBİ…
Bakır Ustası Ahmet Ortaakarsu’nun ağzından;
“Bir sabah Bakırcılar Çarşısındaki tüm dükkan çalışanlarının kapının önüne çıkması istendi. Bir kişi yüksek sesle ağır beddualar ederken çırak, kalfa, usta ellerini açmış amin sesleri ile yeri göğü inletiyordu. Benim ellerim semaya açık; ama amin demedim. O benim Ustam “Göğüş Ağa” idi. Bakır sanatını öğreten yıllarca ekmeğini yediğim ustama ihanet etmedim. Zaten sonunda hep beraber yok olduk…”
Ölümüne kadar çalıştığı bakırcı dükkanında ustası Göğüş Ağa’nın siyah-beyaz fotoğrafı hep arkasında durdu.
Ahmet Ortaakarsu’nun ölümünün onuncu yılı anısına.
Saygılarımla…